4 Ekim 2008 Cumartesi

*DÜNYA DÜZLEŞİYOR MU ?

Thomas L. Friedman yazdığı The World is Flat(DÜNYA DÜZDÜR ) adlı kitabında önemli ve üzerinde tartışılması gereken güncel tesbitlerde bulunmaktadır.
Günümüzde dünya bir anlamda üç kutuba ayrılmış durumdadır. Tartışmasız her boyutu ile küreselleşmeden yana olanlar,doğrudan küreselleşmeye karşı olanlar ile küreselleşmenin bir olgu olduğunu kabul ederek bunun insanlar üzerinde yarattığı olumsuzluklara karşı duran,liberalizme karşı çıkarken sosyal politikalara önem verilmesi gerektiği savında olanlar.
Friedman küreselleşmeyi üç evrede değerlendirmiştir. 1492’ de Kristof Kolomb’un eski dünyadan yeni dünyaya yelken açması ile başlayarak 1800’lere kadar süren dünyayı büyük boydan orta boya küçülten 1. DÖNEM. Bu dönemde sorulan soru şuydu”Ülkem küresel rekabetin neresinde? Ülke olarak nasıl küreselleşip başka ülkelerle işbirliği yapabiliriz? “
Dünyayı orta boydan küçük boya küçülten 1800’lerden 2000’e kadar süren 2.DÖNEM . Bu dönemde sorulan soru “Şirketim küresel ekonominin neresinde? Şirket olarak nasıl küreselleşip başka şirketlerle işbirliği yapabilirim? “
2000 dolaylarında başlayan 3.DÖNEM’ in ise dünyayı bir taraftan küçük boydan minik boya getirirken diğer taraftan oyun alanını düzleştirdiği ifade edilmiştir. Küreselleşme 1’in arkasındaki dinamik güç ülkeler,Küreselleşme2 de şirketler iken 3. dönemde BİREY ‘in ön plana çıktığı bunu da fiber optik ve çok çeşitli yazılımların sağladığı ifade edilmiştir.
1. ve 2. dönemde Avrupalı ve Amerikalı ülkeler,şirketler ve kaşifler esas aktörler durumundadır. Ancak,2000’li yıllarda dünyayı hem küçülttüğü hem de düzleştirdiği için batılı ve beyaz ırktan olmayanlar da (birey veya şirket olarak) oyun alanına girmekte ve güçlenmektedirler. İşte burada Çin,Hindistan gibi ülkelerin son yıllarda dünya üzerinde kendi ağırlıklarını koyduklarını görmekteyiz.
Friedman dünyanın düzleşmesinin 10 önemli siyasi olay,yenilik ve şirket sayesinde gerçekleştiğini vurgulamaktadır. Bu olayların birincisi Berlin duvarının yıkılışı ile yani duvarlar inince pencerelerin( WİNDOWS) çıkması. 1989’da Berlin duvarı yıkılır iken Hindistan’da 1991’de kendi duvarlarını yıkıyordu. Bu dönemde kişisel bilgisayarlar yaygınlaşıyor,Windows işletim sistemleri doğuyor,modemlerin küresel telefon şebekesine bağlanması ile kullanıcıların sayısı hızla artıyor. Windows proğramı 18 dile tercüme ediliyor.
1995’lerde PC-Windows NETSCAPE taramayı,bu taramada e-mail ‘i doğurarak ikisi birlikte insanların dünyanın neresinde olursa olsun iletişimini ve etkileşimini sağlamıştır.Daha sonra “İş Akışı Yazılımı” gelişmiştir. 20001’de Çin’in Dünya Ticaret Örgütüne üye olmasıyla Çin kendi oyun alanını dünyanın geri kalanı kadar düzleştirme konumuna girmiştir. Çin kapalı ekonomisini dünyaya açarak bir tehdit,müşteri ve fırsat olmuştur. Artık,diğer ülkeler Çin’e aldırmazlık edemiyordu.
1985’de “Küresel Ekonomik Dünya” K.Amerika,Batı Avrupa,Japonya ile Asya ve Güne y Amerika’nın bir kısmında yaşayan 2.5 milyar kişiye hitap ederken 2000’li yıllarda Rusya’nın ,Hindistan’ın ve Çin’in de dahil olmasıyla bu sayı 6 milyara çıkmıştır.
Kuşkusuz,düzleşen dünyanın da kendisine göre sürtünme noktaları ve çelişkileri vardır. Friedman ,en büyük sürtünme noktası olarak kesin sınırlar ve yasalarıyla ulus devlet olduğunu belirtirken şu soruları soruyor. Düz bir dünyada ulusal sınırları koruyacak mıyız? Bilgi ve semayenin serbestçe hareketinin önündeki engeller ne olacak? Birçok ülkede üretim ve iş yapan şirketler hangi yasalara tabi olacaklar? Artan rekabet ortamında firmalar maliyetleri düşürmek için işçi ücretlerini ve haklarını kısıtladıkça huzursuzluk çıkmayacak mı?
“Düz dünyada siyaset,hangi değerleri ve sürtünme noktalarını(kırmızı çizgileri) koruyacağımıza ,hangilerinden vazgeçeceğimize karar verme sanatı olacaktır” denilir iken küresel oyunun dokusunu iyi okuyan ülke,şirket,bireylerin kazanacağı ileri sürülmektedir.
Düzleşen dünyada gelecekte genç Türkiye’nin yaşlı Amerika ve Avrupa’da etken olması,1 milyarlık koca Müslüman-Arap dünyasına laik,demokratik,hukuk devleti özellikleri ile önderlik etmesi için koşullarımız uygundur. Yeter ki sürtünme noktalarımızı doğru tesbit ederek siyaset geliştirebilelim. Hoşgörü kültürünü geliştirerek ,insanlarımızın yaşam standardını yükseltebilmek için gerçekten hayallerimizi çoğaltmalıyız.Yoksa yazarın belirttiği gibi hatıralarımız hayallerimizden fazlaysa başarı bizim için uzak demektir. Küreselleşmenin acımasız politikgerçeklerini bilerek Atatürkçü,çağdaş sosyal demokrat politikalar üretmek durumundayız.
Albert Einstein şöyle diyor:
“Kargaşa içindeki sadeliği,
Gürültü içindeki ahengi yakala.
Zorluklar arasında fırsat yatar.”

Hiç yorum yok: