4 Ekim 2008 Cumartesi

*İŞSİZLİK - YOKSULLUK ve BELEDİYELER

İşsizlik ve yoksulluk bugün ülkemizde ve dünyada yaşanan en önemli sorunların başında gelmektedir. Kuşkusuz bu sorun yeni değildir. 19.yy.başında İngiltere gibi liberal ekonominin en yaygın,acımasız uygulandığı ülkelerde yoksulluk ve buna bağlı göç olgusu için özel yasalar çıkarılmıştı.BM. 2005 yılını Yoksullukla Mücadelede “Karar Yılı” ilan etmişti. Ama, hala dünyada bir milyar insan günde 1 doların altında gelir ile yaşamaktadır.
Günümüzde özellikle Avrupa ve Güney Amerika’da sol yönetimlerin işbaşına geldiği ülkelerde bu bağlamda çok ciddi sosyal politikalar geliştirilmiştir. Bu yöndeki olumlu çabalarına karşın İngiltere.Fransa,Almanya gibi ülkelerde yönetimler,liderlerin durumu sarsılmaktadır. Türkiye özelinde de bugün % 30’lara gerileyen tarım sektörünün % 10 ve daha aşağılara çekilme planı,proğramı kırsal alandan kentlere göçü daha da arttıracağından mevcut işsizlik ve yoksulluk oranı önümüzdeki yıllarda hızla yükselme eğilimi gösterecektir. Bu nedenle merkezi hükümet ve belediyeler ,siyasi partiler yeni somut sosyal politikalar,projeler üretme durumundadırlar.Bu konuda inandırıcı ,başarılı,somut projeler üreten siyasi partilerin iktidar şansı bulacağı kesindir.
Yoksulluk sınırı ve altında yaşayan işsizlere “ASGARİ GELİR DESTEĞİ” uygulaması değerlendirilmelidir. En doğrusu merkezi hükümetçe bu konuda yasal düzenleme yapılmasıdır. Bu bağlamda Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma fonu uygulaması yeniden düzenlenmelidir. Bu fonun kullanımında yetki Valiliklerden Belediyelere aktarılmalı ve sadece aylık gelir desteği biçiminde uygulama başlatılmalıdır. Zaten,belediyelerin yerel ortak nitelikteki gereksinmeleri karşılamak üzere kurulduğu Belediye Yasasının 3. maddesinde yer almıyor mu ? Yine Belediye Yasasının 14. maddesi “sosyal yardım ve hizmet” yapmayı belediyelere görev olarak vermemiş mi? Yine aynı madde belediye hizmetlerinin sunumunda “düşkün ve dar gelirlilerin durumuna uygun yöntemler uygulanır” hükmünü getirmemiş midir ? Belediyelerin yetkilerini belirleyen yasanın 15. maddesi ( 3.maddeye koşut olarak ) belediyelerin belde sakinlerinin yerel ortak nitelikteki gereksinmelerini karşılamak amacıyla her türlü faaliyet ve girişimde bulunacağı hükmünde değil midir?
Öyle ise Belediye Yasasının belediyelere verdiği bu sosyal görev ve yetkiler yoksulluk ve işsizliğe çözüm bağlamında analiz edilerek somut çözümler getirici doğrultuda uygulamaya gidilmeli,İçişleri Bakanlığından da bu anlamda yasanın anılan hükümlerine açılım getirmesi sağlanmalıdır.
Mevcut hükümet önümüzdeki dönemde belki de bu bağlamda bir yasal düzenlemeye gidebilir,bunu oya tahvil etmek amacı ile politik bir manevra yapabilir. Ancak,CHP gibi sosyal politikalara önem veren partilerin ve CHP belediyelerinin bu uygulama konusunda yetkinin ( Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Fonu da belediyelere devredilerek) Belediyelere aktarılmasına öncülük etmeli,savaşım vermelidir. Yoksa,hükümetin yapacağı bir düzenleme sonrası muhalefet söylemlerinin inandırıcılığı olmayacaktır.
Yoksulluk sınırı altında yaşayan işsizlere “aylık asgari gelir desteği” uygulamasını insanlara balık tutmayı öğretmek gibi bir nevi neoliberal bir düşünce çerçevesinde karşı çıkmak da doğru değildir. Çünkü,bir bilim adamımızın dediği gibi balık varsa tutulur. Türkiye’de tutulacak balık kalmadığından böyle bir formül çözüm olarak önerilmektedir.
Ekonomi gelişse bile istihdam artmadan insanların kaderi değişmiyor. Yoksullukla savaşım temel insan haklarındandır.Sosyal politikanın temeli insanlara insanca yaşama fırsatı sağlamaktır. Kuşkusuz bunun öncüsü sosyal demokrat partiler ve belediyelerinin başkanları olmalıdır. Mersin B.Şehir Belediyesi de sosyal politikasını bu eksende proje haline getirerek merkezi hükümet nezdinde ( partisinin de genel merkez düzeyinde desteğini alarak) projesinin,iddiasının mücadelesini başlatmalıdır.

Hiç yorum yok: