4 Ekim 2008 Cumartesi

*ÜRETİCİ ÖRGÜTLENMESİ

1968’de Fransa’da başlayan Avrupa’daki öğrenci direniş hareketi önderleri bugün Fransa,Almanya gibi ülkelerde milletvekili,bakan olarak devletlerinin yönetiminde söz sahibi olmuşlardır. Bizde ise o dönemin liderleri darağacına layık görüldü,öldürüldü,değişik biçimlerde etkisizleştirildi,yok edildi.
12 Eylül 1980 dönemi ve öncesi de Avrupa’da kimi ülkeler faşist rejimle yönetilmekte idi. Ama,bugün bu ülkeler tüm kurumları ile yeniden doğarak demokratikleşmede ve kalkınmada daha üst düzeylere gelmelerine karşın ülkemizde ise, 12 Eylül askeri yönetimi parlamento başta olmak üzere demokratik kurumları teker,teker yok etmiştir. Ancak,bugün 12 Eylül öncesi kurumları bırakın daha ileri taşımayı,12 Eylül öncesi yapılanma dahi oluşturulamamıştır. İşte bunlardan birisi de 1980 öncesi kırsal alanda yaşayanların ,köylülerin demokratik halk kooperatiflerinde KÖY-KOOP. çatısı altında örgütlenmesi 12 Eylül askeri yönetimince yok edilmiştir. Ne yazık ki bugün halen köylülerin demokratik halk kooperatiflerinde örgütlenmelerinin yolunu açacak önlemler alınmamaktadır,bunun savaşımı verilmemektedir.
Bugün ülkemizde mevcut tarım satış kooperatif birlikleri,tarım kredi kooperatif birlikleri tarımdaki üreticilerin ,köylülerin,kır yoksullarının demokratik örgütlenmesi değildir. Gelişmiş ülkelerde örneklerini gördüğümüz demokratik kooperatifçilik ile hiç ilgileri yoktur. Bunlar hükümetlerin güdümündeki arpalıklardır. Ziraat Odaları da köylülerin, tarımla geçimini sağlayanların kurtuluşu için kucaklayıcı, kurtarıcı bir yapılanma içerisinde değildir.
Ekonomik güç siyasi gücü doğurur. Köylülerin de ekonomik açıdan güçlenmedikçe bir siyasi güç haline gelmeleri ,parlamentoda temsil edilebilmeleri olası değildir. 1977’de B.Ecevit bu olguyu görmüştü.Köy kooperatifçiliği ve örgütlenmesini desteklemişti. Bu söylemleri ile iktidara taşınmıştı. Bu arada demokratik halk kooperatifçiliği önderleri (KÖYKOOP örgütlenmesi altında) Adana’dan,Samsun’dan,Denizli’den ve daha birçok ilden temsilcilerini TBMM’e göndermişlerdi.Fakat,ne yazık ki o dönemde de bırakınız sağ partileri solda dahi köylülerin sırtından TBMM’e gelmeyi alışkanlık haline getiren kimi milletvekilleri ,bakanlar dahi bu oluşumdan,güçlenmeden rahatsızlık duymaya başlamışlardı. Kuşkusuz biraz da bu gelişmeler solu ,CHP’yi daha da güçlendirdiği içindir ki 12 Eylül darbesi yapılmıştır.
Günümüzde de köylü,çiftçi edebiyatı yaparak kendilerini güç haline getiren sağ siyasi partiler ve marjinal de olsa zaman,zaman solda dahi siyaset yapanlar vardır. Bunlar Devletin hantal yapısından yararlanarak,bürokrasiden güç alarak statükodan yana olanlardır. Oysa artık,toplumsal dönüşüme gereksinme vardır. Bunun bir parçası olarak da tarımın çöküşünü önlemek gerekir. Kısa erimde kırsal alanda yaşayanların %36’dan %10’a düşürülmesinin hedeflenmesi beraberinde kırsal alanda işsizlik,yoksulluk v açlığı beraberinde getirmektedir.
Tarımda çöküşü önlemek için ABD’yi yeniden keşfetmeye gereksinim yoktur. 1980 öncesi B.Ecevit’in “ne ezilen ne ezen insanca,hakça bir düzen”,”toprak işleyenin su kullananındır” sloganları ile bütünleşen demokratik yönetimlere sahip halk kooperatifçiliğinin,köy kooperatifçiliğinin örgütlenmesinin önünü açmak,bu kooperatiflere projeye dayalı yatırım desteği,ilaç,gübre,mazot,makine ve ekipman gibi tarımsal girdileri için mali destek zorunludur.Çıkış buradadır. Kır yoksullarının demokratik halk kooperatiflerinde örgütlenmesini istemek her demokratın,yurtseverin öncelikli istemleri arasında olmalıdır.

Hiç yorum yok: