4 Ekim 2008 Cumartesi

*YOKSULLUKLA MÜCADELE POLİTİKASI

2000 yılına girerken ülkemiz yoksullukla çok daha çarpıcı biçimde yüz yüze gelmiştir. Yoksulluğu önlemede orta ve uzun erimli yeni politikalar oluşturulur iken kısa erimde neler yapılabilir? Bu konuda reel sosyal politikalara gereksinme vardır.
Ekonomide,sektörel büyümenin istihdam artışı yaratacağı olgusu ILO dahil birçok uluslar arası kuruluşta artık anlamını yitirmeye başlıyor. Büyümenin tek başına çözüm olmadığı ileri sürülmektedir.
Ülkemiz için iki önemli olguyu vurgulamak gerekir. Birincisi izlenen bilinçli politikalar sonucu tarım çözülmekte,çökmekte,1.5 milyon kişi tarımdan koparken giderek artan yeni işsizlerin oluşması. İkincisi,kentlerin artık yoksulların mekanlarında tutunmalarını zorlaştırmaları.(her ikisi de Mersin için çok önemlidir).
Ülkemizde 6 milyon kişi gıda yoksulluk sınırı altında yaşamaktadır. Nüfusun % 3.4’ü günde 1doların altında,% 18’i 2 doların altında tüketim düzeyi ile yaşamlarını sürdürmektedirler.
Yoksulluğa kısa erimli çözüm olarak bazı akademisyenlerce,kurumlarca bu AİLELERE (belki ev kadınları aracılığı ile) SINIRLI---DÜZENLİ NAKİT GELİR DESTEĞİ POLİTİKASI önerilmektedir. Bu konuda Boğaziçi Üniversitesince 24 senaryo üzerine teknik çalışmalar mevcuttur.Örneğin iki aşamalı düşünülen bir çalışmada;
1.aşama………..Günde 2.15 doların altında günlükle yaşayanlar(nüfusun %14’ü)
Ayda 65 dolar gelir desteği(1.7 milyon aileye)
GSMH’nın binde 56’sını oluşturuyor.
2.aşama ………yani daha sonraki aşamada düşünülebilecek ise;
Ayda 100 dolar gelir desteği. GSMH’nın binde 87’sini oluşturuyor.
Bu rakamlar yoksul ailelere ayda65—100 dolarlık gelir desteğinin kaynak anlamında ülke bütçesinde önemli bir yer tutmadığını kanıtlamaktadır. Demek ki KAYNAK KITLIĞI diye bir mazeret söz konusu değildir.
Olayın tartışılan diğer boyutu böyle bir yardımın insanları tembelliğe alıştıracağı veya insan onuruna uygun olmadığı savı.Acaba öyle mi?
Örneğin CHP “sıfır açlık projesi”ne vurgu yaparken sadaka kültürünün bir parçası haline dönüştürmekten söz etmekte,AİLE YARDIMI anlayışını netleştirmediklerini açıklamakta.Ancak,meseleyi şu kadar para vereceğiz noktasına indirgemenin doğru olmayacağını açıklamıştır. SOSYAL DEVLET ilkesine öncelik veren CHP ,bir taraftan netleştirilmeyen aile yardımı politikasından söz ederken diğer taraftan nakit gelir desteği politikasına ise sıcak bakmadığını ifade ediyor.
Yukarıda bir akademik öneri bir de sosyal politikalara önem veren bir siyasal partinin örtüşmeyen görüşleri açıklanmıştır. Ancak,1900’lü yıllar biterken ülke gündeminde büyük sorun haline gelen yoksulluğa çözüm konusunda kısa erimli acil ekonomik politikalar geliştirilmesi gerektiği de zorunludur. Bu bağlamda Mersin özelinde de Belediyeler, Kent Konseyinin,başta kadın dernekleri olmak üzere sivil toplum hareketlerinin de bu soruna yönelik çalışmaya bir uçtan başlamaları gerekir diye konuyu gündeme taşımak istedim.

Hiç yorum yok: